25 Şubat 2015 Çarşamba

Bir İstikrar Abidesi : Pınar Karşıyaka Part:II

Tekrar merhaba arkadaşlar ! Karşıyaka'nın istikrarı ile ilgili yazdığım yazının ikinci bölümüyle devam ediyoruz. İyi okumalar :)


Rollerin Doğru Belirlenmesi
Pınar Karşıyaka'nın özellikle son 5 yılda istikrarının bir başka önemli etkeni, koçların doğru oyunculara doğru rolleri vermesi.Özellikle Bobby Dixon’ın gelişinden sonra takımda roller çok daha belirgin.Son 3 yılda Jon Diebler’ın zorlama bir şekilde sayı üretmeye çalıştığına şahit olmadım, pozisyonun kendisine gelmesini bekliyor ve gelince de şutunu kullanıyor.Bir şutör için belli bir rolün olması onun motivasyonunu yukarıda tutar. Jon, zorlayarak sayı üretmeye çalışsaydı boş kaldığında daha düşük yüzdeyle atabilir ve takımına daha çok zarar verebilirdi.Bu sadece en basitinden bir örnek.Mesela Barış Hersek, her maç ilk beş başlamasa da, oyunda olduğu sürede ”spacing” a katkı sağlıyor, şut şansı geldiğinde şutunu atıyor, savunma ribaundunu rakibe bırakmıyor.Bu iki örnek daha çok  artırılabilir.Önceki senelerde de benzerleri vardı.Kısacası, Pınar Karşıyaka rolleri doğru şekilde dağıtmayı doğru şekilde dağıtmayı kültür haline getirmiş bir takım.


Lider Oyuncu Farkı
Son 5-6 sezona bakacak olursak, Pınar Karşıyaka her seferinde “Lider” bir oyuncuya sahip oldu.Bu süre zarfında 2 yıl David Holston, 1 yıl Mire Chatman ve son olarak 3 yıl Bobby Dixon’la point guard pozisyonunda lider oyuncuya sahip oldu.Bu oyuncular hem soyunma odasında, hem saha dışında, hem de saha içinde örnek oyuncular ve koça yardımcı oluyorlar. Bu saydığım üç oyuncuda aslında benzer özellik gösteriyorlar.Hepsi çok iyi şutörler, sıcak adamı bulmayı seviyorlar ve extra oyuncuları oyuna dahil etmeye çalışıyorlar.Yani kısacası bu oyuncular takımı “Oynatıyor”.TBL’ye bakarsak, lide oyuncusu olmayan takımlar hep sıkıntı yaşıyor.Lider oyuncusu olmayan takımlara örnek olarak Trabzonspor Medical Park’i, NSK Eskişehir Basket’i ve Uşak Sportif’i gösterebiliriz.Bu takımlardan özellikle Trabzonspor, ligin ilk yarısında, çok iyi bir kadrosu olmasına rağmen lider oyuncusu olmadığı için bir çok maçı kaybetti diyebiliriz.


Düzenli Taraftar Desteği
Karşıyaka’nın taraftarından çok daha bahsetmeme gerek yok.Salonu rakip takım için bir cehenneme çevirmeyi adet edinmiş bu taraftar takımları için de büyük bir itici güç oluyorlar.Bu yüzden Karşıyaka deplasmanı TBL’nin ve Eurocup’ın en zor deplasmanlarından biri.

Hybrid Oyuncular
Benim açıkçası bu yazıda heyecanla beklediğim kısma geldik.Önceki bölümlerde konular daha geneldi ve bu bölümde bahsedeceğim durumu önceden fark etmemiş olabilirsiniz.Karşıyaka, özellikle son 6 yılda iki veya daha fazla pozisyonu birden oynayabilen oyuncular seçmeye çalışıyor.Kısa bir bakış atacak olursak, Andre Smith(3-4),Kenny Gabriel(2-3-4), DJ Strawberry (2-3), Will Thomas(3-4), Alade Aminu(4-5), Leo Lyons(3-4-5), Jawad Williams(3-4), Juan Palacios(4-5) gibi oyuncuların birden fazla pozisyonda oynayabilmesi, rotasyonu rahatlatıyor ve koça daha fazla kombinasyon şansı tanıyor.Bu hem karşı takımın önlem almasını zorlaştırıyor, hem de miss-match imkanı tanıyor saha içinde.Bu miss-matchler sonucunda daha kolay sayı imkanı bulabiliyor Pınar Karşıyaka.Bu hybrid dediğimiz oyuncuların bir başka katkısı da Pick&Roll’da ortaya çıkıyor.Örneğin rakip takım 2 numara üzerinden P&R oynamaya çalıştığında bu durum switch imkanı sağlıyor, yani savunma kısmında da katkısı büyük.


Altyapı
Pınar Karşıyaka, altyapısı Türkiye’de en iyisi olmasa da en iyi altyapılardan biri.Furkan Aldemir, Onur Çalban, Mert Celep, Egemen Güven, Mertcan Solkol gibi oyuncular çıkaran Karşıyaka’dan açıkçası daha fazlasını beklerdim çünkü müthiş bir potansiyel var İzmir’de basketbol konusunda.Ama yine de fena değil sonuçta Furkan Aldemir şuan NBA’de forma giyiyor, Egemen ise Draft tahminlerinde ilk 20de yer alan bir oyuncu.Altyapının takımın istikrarına katkısı, bu oyuncuların gelişme döneminde takımda her şeylerini ortaya koyarak oynamasından kaynaklanıyor.Ama yine de dediğim gibi Karşıyaka altyapısından daha fazlasını bekliyoruz.Ama altyapıdaki sorunlara başka bir yazıda değiniriz, konumuzu çok saptırmayalım :)



Elimden geldiğince Karşıyaka’nın istikrarla devam eden başarılı performansını incelemeye çalıştım.Bir sonraki yazılarda görüşmek üzere.Takipte kalın :)

24 Şubat 2015 Salı

Bir istikrar abidesi : Pınar Karşıyaka Part:I

Herkese tekrardan merhaba! Bugünkü yazımda yılların istikrar abidesi Pınar Karşıyaka’yı ve bu istikrarın sebeplerini inceleyeceğim. Pınar Karşıyaka, Türkiye’de insanların genel olarak sempati duydukları bir takım ve ben de hem oynadıkları basketbola, hem de istikrarlarına hayranım. Çok fazla boş konuşmadan, hemen yazımızın ana başlıklarını şöyle verelim: 

  1.  Kadro İstikrarı
  2.  Dengeli Rotasyon
  3.  Koç kalitesi
  4.   Rollerin doğru belirlenmesi
  5.   Lider oyuncu farkı
  6.   Düzenli taraftar desteği
  7.   Hybrid oyuncular
  8.   Altyapı


Kadro İstikrarı
Pınar Karşıyaka’nın diğer TBL takımlarına karşı en büyük avantajı, yıllardır koruduğu kadrosu.Kadroda oyuncular değişse bile, kaliteli scoutlarıyla yeni gelen oyuncular hem ucuza geliyor hem de önceki oyuncuyu aratmayacağına emin olunuyor.Son 5 yıla baktığımızda fiyasko denebilecek bir transfer hamlesi görmedik Karşıyakadan. Bobby Dixon, Jon Diebler, Soner Şentürk 2012-2013 sezonundan beri, Barış Hersek, İnanç Koç ve Egemen Güven 2013-2014 sezonundan beri kadroda bulunuyor.Ülkemizde çoğu takımın her sene yabancılarını değiştirdiğini düşünürsek bu süre daha uzun.Tabiki bu istikrarda en büyük pay isim sponsoru Pınar’ın.Bu çekirdek kadronun yanına gelen yabancılar genelde iyi sezonlar geçiriyorlar.Geçen sezon Batista kariyer senesini geçirdi ve şuan Panathinaikos formasıyla tekrar Euroleague’de.Daha önce Kaf-kaf forması giyen Will Thomas ve Ryan Toolson da çok burada çok iyi performanslar sergilediler ve şuan İspanya’da Unijaca Malaga formasını terletiyorlar.Yani kısacası Pınar Karşıyaka, yabancı seçimlerini istikrarlı bir şekilde doğru yapıyor ve giden oyuncuların yerini çok iyi dolduruyor bu da istedikleri kadro kalitesinin istikrarını sağlıyor.
Dengeli Rotasyon
Pınar Karşıyaka’nın son 5 yılda yaptığı en iyi işlerden biri, elindeki kadroyu çok iyi kullanması ve oyuncuların performanslarını maximize etmesi.Özellikle 2012-2013 sezonunda Ufuk Sarıca’nın takımın başına gelmesiyle bu durum seviye atladı.Takımın lideri ve en istikrarlı oyuncusu Bobby Dixon Karşıyaka’da kariyerinin en verimli yıllarını geçiriyor.Ona yardımcı olan oyuncuların doğru bir rotasyonla “taze” kalması onun sahadaki oyunculara istediğini yaptırmasını sağlıyor.Bunun en güzel örneği Jon Diebler’ın performansı.Koç Ufuk Sarıca genelde Dixon-Diebler ikilisini aynı anda sahada tutmaya özen gösteriyor çünkü Diebler’ın yıllardır gösterdiği istikrarlı performansın bir numaralı sebebi, oyun kurucu Dixon’ın onu doğru yerde topla buluşturması ve rahat şut imkanı oluşturması.Bunun dışında, uzunların süreleri çok iyi ayarlanıyor Karşıyaka’da ve maksimum verim alınmaya çalışılıyor.Geçen sezon Batista, bu sezon Kolombiyalı Palacios oynadıkları anlarda takıma çok faydalı oluyor.Şimdi de bu rotasyonu oluşturan, takımın koçu Ufuk Sarıca’ya gelelim
Koç Kalitesi
Ufuk Sarıca 10 yıl Efes forması terletmiş ve o takımın efsanesi olmuş bir isim.Naumoski’den, Aydın Örs’ten, Tamer Oyguç’tan, Conrad McRae’den  öğrendiklerinin ve kariyerindeki tecrübelerinin şimdi koçluk kariyerinin üstündeki etkisi yadsınamaz.Bir de kariyerinde ilk baş antrenörlük tecrübesini yaşarken Efes’i çalıştırması ve Euroleague’de oynamaları Koç Sarıca’ya çok şey kattı.Belki o sezon çok başarılı olamadı Efes, ancak bazı maçlarda gösterdikleri performans,özellikle savunmada(2011-2012 Euroleague normal sezonu, Partizan deplasmanı), onun ne kadar başarılı bir koç olabileceğini gözler önüne serdi.Bu sene anlattığım maçlarda, Ufuk Sarıca’nın takım üzerindeki etkisini yakından görme fırsatı yakaladım.Koç Sarıca’ya oyuncular büyük saygı duyuyor ve takımda en küçük isteksizlik yada disiplinsizlik ibaresi yok. Koç, oyuncularla tek tek konuşuyor, bu konuşma bazen sert olabiliyor ama oyuncularla arasında bu tarz konuşmalar sıkıntı olmuyor.Bunlara ek olarak, molalar genelde doğru zamanda alınıyor ve takım daha doğru oynayarak dönüyor moladan.Bu da takım içi iletişimin, iyi sağlandığının bir göstergesi.Son olarak Ufuk Sarıca, doğru rotasyonu, doğru hücum setleri ve doğru savunma değişiklikleriyle birleştiriyor.Bu da deplasmanda dahi olsa takımın maç kazanmasına sebep oluyor.Ufuk abinin özellikle savunma kısmında oyuncuları özel motive ettiğine şahit oldum.Bu motivasyon sonucu oyuncular, savunma yönünde çok donanımlı olmasalarda ellerinden geleni yapıyorlar.Ufuk Sarıca benim şahsen en beğendiğim koçlardan birisi ver her sene kendini daha da geliştiriyor.Önümüzdeki 5 senede çok daha iyi yerlere gelebileceğini düşünüyorum şahsen zaten genç olması, gelişmesine devam etmesi için çok büyük avantaj.
Devam edecek...

Hamza Gökberk Yenitepe

Merhaba !

Merhaba arkadaşlar. Ben Hamza Gökberk Yenitepe. Basketbolu hayatımın her anında yaşayan birisi olarak bu blogu açtım ve daha önce yayınlamaya fırsat bulamadığım yazılarımı düzenli bir şekilde bu adreste paylaşmayı hedefliyorum. Umarım yazdıklarımı beğenirsiniz :)