Türk basketbolu için son 3 yıl, altyapı turnuvalarına bakıldığında gerçekten çok başarılı geçti. 2012 U16 Avrupa Şampiyonası’ndaki altın madalya ile başlayan süreç, 2013 U18 Avrupa Şampiyonası’ndaki, turnuva tarihindeki ilk altın madalyamızla devam etti. 2014 yazı ise net bir şekilde Türkiye’nin altyapı turnuvalarındaki zirvesi oldu. Önce U20 milli takımı Cedi Osman’ın önderliğinde şampiyon oldu daha sonra, U18 milli takımı Bender’li Arapovic’li Mazalin’li turnuvanın favorisi Hırvatistan’ı yarı finalde, Sırbistan’ı ise finalde mağlup etti ve altın madalyaya ulaştı. Türkiye’de bu şampiyonluklar gelecek nesilden beklentileri net bir şekilde üst seviyeye taşıdı, ancak bu beklentiler hemen karşılanamayacağı aşikar. Oyuncular şu an basketbol hayatlarının belki de en zor dönemindeler. Daha önce birçok Türk oyuncu, altyapılarda müthiş başarılara imza atmasına rağmen bir üst seviyenin oyuncusu olamadılar ve beklentileri karşılayamadı.
Bu durumun en güzel örneği belki de Hakan Demirel. 2004 U18 Avrupa Şampiyonası’nda 2. olan Türkiye’nin en önemli oyuncusuydu Hakan. Turnuvadaki olağanüstü performansıyla NBA scoutlarını kendine hayran bırakmış ve en iyi beşe seçilmişti. O en iyi beşte yanında bulunan oyuncular Sergio Rodriguez, Carlos Suarez, Nikita Kurbanov ve Johan Petro idi ve bu oyunculardan ikisi daha sonra NBA’de de forma şansı buldular. Hakan Demirel daha sonra bırakalım NBA’i, TBL’de dahi zor tutunan bir oyuncu haline geldi. Şu an Avrupa’da çoğu insan adını dahi hatırlamaz. Bu örnekleri daha çok artırabiliriz tabi ki ancak bu yazıda istatistik karşılaştırmaları yaparak bu durumun sebeplerini açıklamaya çalışacağım. Şu an genç olarak tabir edebileceğimiz oyuncuların nasıl kullanıldığını anlatarak neden gelişemedikleri ile ilgili çıkarımlar yapacağım. Şimdi genç oyuncuların neden yeteneklerini bir üst seviyeye çıkaramadıklarını 4 ana başlık altında inceleyebiliriz.
- Az süre almak
- Altyapıdaki rolünde oynayamamak
- Özgüven eksikliği
- Kötü çalışma alışkanlıkları
Az Oyun Süresi
Bu sezon TBL’deki çoğu takım kadrolarında birkaç genç oyuncu bulundurarak sezona başladı. Özellikle Eskişehir Basket ve Tofaş kadro yapısıyla, çekirdek kadronun genç oyunculardan oluşacağının mesajını verdiler adeta. Şimdi TBL’deki sıralamaya baktığımızda bu iki takımın da son iki sırada yer aldığını görüyoruz. Sadece bunlar söylendiğinde bu başarısızlığın sebebinin genç oyuncuların kötü performansı olduğu düşünülebilir ancak durum tam olarak böyle değil. Tofaş’a bakıldığında, takımın gelecek vadeden 5 genç oyuncusu Kadir Bayram, Tayfun Erülkü, Yiğit Arslan, Mert Çevik ve Muhsin Yaşar’ın aldıkları süreleri yüzdeye vurduğumuzda yaklaşık toplam alınabilecek sürenin sadece yaklaşık %9’unu alabilmişler. NSK Eskişehir Basket’te durum biraz daha farklı. Kartal Özmızrak, Metecan Birsen ve Buğrahan Tuncer şu ana kadar oynanan toplam sürenin %20’sinde sahada bulunmuşlar. Ancak süre vermek ve sorumluluk vermek çok farklı şeyler. Sezon başından beri Eskişehir Basket’i takip ediyorsanız Kartal’a gerçekten sorumluluk verildiğinin farkındasınızdır. Ama Metecan ve Buğrahan gibi iki önemli genç oyuncumuz takımda sorumluluk sahibi oyuncular değil. Metecan sahada bulunduğu sürede 6 dakikada 1 şut kullanırken, Buğrahan Tuncer 4,5 dakikada bir şut kullanıyor.
Bu istatistik saha içindeki durumu biraz özetliyor. Genç oyuncuların ana görevi, yabancı oyuncuları dinlendirmek olunca kendilerini o yönde geliştiriyorlar ve iyi bir bench oyuncusu olabiliyorlar sadece. Ama bakıldığında Metecan NBA potansiyeli olan bir oyuncu. Bu sezon başında hazırlık döneminde Acıbadem Kupası’nda yakından izleme fırsatı bulmuştum Metecan’ı. O hazırlık turnuvasında takımın en önemli oyuncusu gibi agresif bir şekilde oynuyordu. Ancak daha sonra yabancı oyuncuların gelmesiyle bu sorumluluk ondan alındı ve şu an harcanıyor takımda. Son bir örnek daha vermek gerekirse, o örnek Ayberk Olmaz olabilir. Ayberk fiziğini güçlendirmek ve daha fazla oynama şansı bularak tecrübe kazanmak için TED Ankara’ya kiralandı diyebiliriz. Ancak 24 hafta geçti ve Ayberk sadece toplam 18 dakika süre aldı ve 3 sayı üretti. Fiziğinde de çok bir gelişme olduğunu söyleyemeyiz. Burada da belki 2. Lig’de oynamak onun için doğru tercih olabilirdi. Kısaca özetleyecek olursak, genç oyuncularımız daha önce de az süre ve sorumluluk alıyorlardı ve bu gelişememelerinde en büyük faktörlerden biri. Efes’i burada biraz konu dışında tutuyorum çünkü orada Dusan Ivkovic genç oyunculara elinden geldiği kadar “Sorumluluk” vermeye çalışıyor.
Altyapıdaki Rolde Oynayamamak
Altyapıda birer yıldız olarak yetişen oyuncuların en çok sıkıntı yaşadıkları nokta, üst seviyeye çıktıklarında aynı oyunu gösterecek ortam bulamamaları. Genç oyuncular ilk A takım deneyimi yaşadıklarında genelde bench’ten gelip az süre alıyorlar ve aslında bu doğal karşılanabilir. Ama 1-2 sene geçmesine rağmen durum hala böyleyse bir sıkıntı var demektir. En güzel örnek güncel olduğundan dolayı Kenan Sipahi diyebiliriz. Kenan altyapılarda oyunu yönlendiren bir numaralı oyuncuydu ve Tofaş’ta oynadığı 3 sene boyunca önemli sorumluluklar da almıştı. Fenerbahçe’de ise geçen sezon önünde Bo McCalebb vardı ama bench’ten gelip yine elinden geleni yapıyordu. Yaşadığı sakatlıktan sonra bu sezon toparlanmaya çalışan bir Kenan’la karşı karşıya kaldık. Takıma net bir 1 numaranın alınmamasına rağmen güven vermeyen oyunu ve basit hatalar yapması onu şu anda çok geri plana itti. Hala Kenan’ın çok büyük bir potansiyel olduğu yadsınamaz ama bu yaşadığı sıkıntılar şimdilik gelişimini görmemizi engelliyor. Kenan’ın yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri de beklentilerin çok yüksek olması. Herkes ondan sahaya çıktığında Diamantidis gibi oynamasını bekliyor ama bu performansı sergilemesi için daha çok tecrübe ve “özgüven”e ihtiyaç var. Bu dönemde mental olarak gelişimi geri plana atmamak bu sıkıntıya birçok oyuncu için çözüm olabilir.
Özgüven Eksikliği
Bu başlık aslında diğer başlıklarla etkileşim halinde. Yeterli süreyi bulamayan genç oyuncular 2 dakika oyunda oldukları sürede de çok risk almayıp geçiştirmeye çalışıyorlar. A takıma çıkınca mental eğitimin geri plana atılması ile oyuncular bu geçişi bir türlü tamamlayamıyor ve geçiştirmek için oynayan oyunculara dönüyorlar. Bir başka durum da yabancı oyuncularla rekabet edecek özgüvenin bulunmaması. Bu aslında garip bir durum çünkü bu oyuncular daha önce altyapı turnuvalarında bu yabancı oyuncularla birçok kez karşılaşıyorlar ve hatta onlara karşı galip geliyorlar. Ama 4-5 yıl sonra karşılaştıklarında karşısındaki tam özgüven ile oynarken ona karşı yeterli direnci gösteremiyor oyuncularımız. Bu özgüven eksiliğinin sebeplerinden yukarıda bahsettiğim için hızlıca geçiyorum.
Yabancı Hayranlığı
Son başlığımız tartışmaya açık. Yabancı oyuncular yabancı oldukları için mi, yoksa daha hazır oldukları için mi genç yerli oyuncuların önüne geçiyor? İki argümanın da aslında örnekleri bulunuyor ama koçlara yabancı oyuncuların gelmesinin genç oyuncuların yetişmesinden daha kolay geldiği bir gerçek. Burada koçların biraz daha risk alması gerekiyor diyebiliriz. Bu seneden örnek verecek olursak Efes’te Dusan Ivkovic, güvende olduğu için genç oyunculara çok rahat süre verebiliyor ve bu sezon Cedi’nin, Furkan’ın Okben’in gelişimi bütün basketbolseverleri mutlu ediyor. Yaklaşık bir ay önce Ergin Ataman’ın bir röportajında kullandığı Göktürk ve Ege’nin henüz genç takım oyuncuları olduğu ifadesine katıldığımı söyleyemeyeceğim. Ege’nin gerçekten sağlam bir fiziği, iyi bir dış şutu ve ribaund kabiliyeti var ve doğru zamanda onu kullanarak bu özelliklerden faydalanılabilirdi. Son zamanlarda kadronun derin olmamasından dolayı süre alan oyuncular, son Maccabi maçında bu seviyelerde oyuncu olabileceklerinin mesajını verdiler. Kısaca bu bölümü de özetleyecek olursak, koçların yerli oyuncuları biraz geliştirmek için uğraşmaları uzun vadede takıma çok fazla şey katabilir. Takımların politikaları günü kurtarmak adına olmamalı.
Daha yazılabilecek, söylenebilecek çok şey var aslında. Yabancı kuralına çok değinmedim çünkü önceki sistemde yerli oyuncular rekabetten uzaktı, şimdi de fazla rekabet içerisinde süreleri daraldı. İkisi de mükemmel sistem değil belki ama ne olursa olsun, özgüvenli oynayan oyuncular kendi rollerinde süre bulduklarında çok daha çabuk gelişebiliyorlar.