9 Eylül 2015 Çarşamba

Basketbol Okulu | Partizan

Takımlar; taraftarıyla, yönetimiyle, efsaneleriyle beraber  bir gelenek haline geliyor. Her zaman başarılı olmasa da, büyük takımları yenemeseler de bu takımlar belli bir oyun kültürüne ve oyuncu profiline sahip oluyorlar. Avrupa’da kendi basketbol geleneğini oluşturan az sayıdaki takımdan biri Partizan. Her zaman altyapıdan yetiştirdiği kaliteli oyuncularıyla ve düşük bütçeyle elde ettikleri başarılar onların karakteristik özellikleri. Tabii ki bu kadarıyla sınırlı değil, Partizan. Bu geleneği tam olarak anlamak için öncelikle tarihine de göz atmak gerek.
Partizan 4 Ekim 1945’te Belgrad’da Yugoslav Halk Ordusunun basketbol şubesi olarak kurulmuş bir klüp. Partizan kurulduğu yılda Yugoslavya’nın en iyi oyuncularının çoğunu bünyesinde barındırıyordu. Buna rağmen Partizan ilk şampiyonluğu için tam 30 yıl bekledi, ancak 1976’ta ilk şampiyonluk kupasını elde etti. Bu 30 yıl içerisinde Radomir Šaper, Borislav Stankovic, Mirko Marjanovic gibi o dönemin yıldız oyuncuları Partizan forması altında başarı kovaladılar. Partizan 1971’ten sonra daha çok eski oyuncuları tarafından yönetilmeye başlandı ve kupaları domine etmeye başladı. Avrupa basketbolunun efsanelerinde Dražen Dalipagić ve Dragan Kićanović 1972-1980 arasında Partizan’ı taşıyan oyuncular. Bu dönemde 2 Yugoslav ligi, 2 Koraç kupası kazanan Partizan artık Avrupa basketbolunun en önemli kulüplerinden biri haline gelmiş.Partizan’ın bu önü alınamaz yükselişi, Borislav Ćorković ve Dušan Ivković’in takımda yönetimi devralmasıyla daha da ivme kazandı.Dört beş  senelik duraklamadan sonra, belki de Sırpların en muhteşem jenerasyonu takıma adapte oldular.O zamanlar takımın başına, şuanda da Partizan’ın antrenörlüğünü yapan Dusko Vujosevic, geçmiş.Kadrosunda  Aleksandar Đorđević, Vlade Divac, Žarko Paspalj, Željko Obradović, Milenko Savović ve Goran Grbović gibi döneminin en önemli oyuncuları ile Partizan, bir Euroleague 3.lüğü ve bir de Koraç kupası elde etti. Vlade ve Paspalj’nin NBA’e gitmelerinden sonra takımda tekrar bir revizyona gidildi o dönemde, Daha sonra 1991-1992 sezonunda Aleksandar Đorđević ve Predrag Danilović çevresinde genç ve dinamik bir kadro kuruldu. Kulübün en büyük başarısı da tam bu sezonda geliyor.
1992 Euroleague
108381_083-tripla-de-djordjevic-1992_f
Sezon başında takımın başına hiç koçluk tecrübesi olmayan, önceki sezon takım kaptanı olan Zelimir Obradovic getirilir. Bu tercih taraftarlar tarafından şaşkınlıkla karşılanır. Ama kulüp Obradovic’e çok güvenir ve zamanla taraftar da ne yönetimin güvenmekte ne kadar haklı olduğunu anlar.Ama Euroleague için karşılarında büyük bir sıkıntı vardır. Fiba, balkanlardaki savaştan dolayı Partizan’ın iç saha maçlarını Belgrad’da oynamasına izin vermez.Bundan sonra Partizan iç saha maçlarını İspanya Fuenlabrada’da Polideportivo San Martin Arena’da oynamaya karar verir. Avrupa maçları için İspanya’ya gidip gelen genç Partizan oyuncuları gerçekten yoğun bir sezon geçirir.Bu yoğun tempoya rağmen 21.7 yaş ortalamasına sahip Partizan, her geçen gün daha da iyi oynamaya başlar.Bu Euroleague sezonunda Partizan grup sürecini 4. bitirir. Partizan’ın Final-Four’a giden yolda eşleştiği takım Knorr’dur(Virtus Bologna).3 maç sonunda Knorr’u eleyen Partizan tarihinde ikinci kez Final Four oynama şansını yakalar.İstanbuldaki Final Four’da yol ise çok daha zordur.Yarı finalde Phillips Milano (Olimpia Milano) ile oynayan Partizan, Danilovic’in 22 sayı – 10 Ribaundluk muazzam performansıyla maçı kazanır ve adını finale yazdırır.Finalde rakip Lolo Sainz yönetimindeki, daha sonra Obradovic’in de görev yapacağı Joventut Badalona’dır.Maç son ana kadar başa baş gider ve Aleksandar Đorđević’in efsanevi son saniye üçlüğü ile Partizan mücadeleyi 71-70 kazanır. Hiç kimsenin beklemediği bir Euroleague şampiyonluğu yaşayan Partizan o sezon ligi ve kupayı da kazanır ve üç kupalı muhteşem bir sezonun sonuna gelir.Ancak Partizan’ı bu noktadan sonra birçok sıkıntı beklemektedir.
Bu kusursuz sezondan sonra Partizan balkanlardaki savaşın şiddetinin artmasından dolayı çok zarar görür, çünkü Birleşmiş Milletler’in aldığı kararlar FIBA’yı da etkiler ve Sırp takımlarının Avrupa kupalarına katılması yasaklanır. Buna ek olarak Danilovic ve Djordevic’in takımdan ayrılması Partizan’ın yeniden bir revizyona gitmesine sebep olacaktır. Ama Partizan altyapısı kusursuz bir şekilde oyuncu yetiştirmeye devam eder ve bu sefer Zeljko Rebraca, Predrag Drobnjak ve Nikola Loncar gibi isimler A takımda yer almaya başlar ve Avrupa kupalarına gidemedikleri senelerde kendilerini yerel arenada ispat etmeye çalışırlar.1995 yılında Yugoslav takımların turnuvalara katılmasına izin çıkar ve Partizan tekrar Avrupa arenasında boy göstermeye başlar.İlk iki sene Avrupa’da başarılı olamasalar da, Dejan Tomasevic ve Dejan Koturovic’in takıma katılımlarından sonra çok daha güçlü bir kadroya sahip olan Partizan, tarihinde 3. kez ,1997-1998 sezonunda Final-Four oynamaya hak kazanır.Final-Four’da 4. olan Partizan’da ligde çok başarılı olamaz sonuç olarak yine beklenen ve korkulan şey gerçekleşir ve iyi oyuncular takımdan ayrılır. O sezonun sonunda Drobnjak’ın Efes’e gidişi Partizan için büyük yıkım olur zira takımının en önemli oyuncularından birisidir. Partizan tekrar bir toparlanma süreci içerisine girer ama artık gelenek haline gelen karakteristik özelliklerinden vazgeçmez. Finansal düzen ve altyapı istikrarı devam etmektedir.2001 yılında takımın efsane koçu Dusko Vujosevic tekrar başa geçer ve bu seneden itibaren Partizan Sırbistan ligini domine etmeye başlar ama Avrupa’da başarılı sayılabilecek sonuçlar alamaz.Ama bu yıllarda hem Sırp milli takımının hem de Partizan’ın ilerde başarılı olmasını sağlayacak bir nesil daha yetişir.Bu süreçte Nenad Krstic, Vule Avdalovic, Novica Velickovic, Dusan Kecman, Uros Tripkovic, Kosta Perovic gibi oyuncular Partizan’da süre bulur.Partizan bu yıllarda daha önce çok uygulamadığı bir strateji geliştirir ve takımda yabancı oyunculara da süre vermeye başlar. Bu yıllarda Vonteego Cummings, takıma büyük katkılar sağlar ve taraftarın yabancı oyunculara bakışı biraz yumuşar.2006 yılından itibaren Partizan, Euroleague’de daha iyi performanslar ortaya koymaya başlar ve o sezon Top16 oynar. Bu sezondan da sonra Partizan artık bir üst seviyeye çıkar ve Play-off larda boy göstermeye başlar. 2007-2008’de Tau Ceramica, şimdiki adıyla Caja Laboral, 2008-2009’da ise CSKA Moskova’ya play-offlarda boyun eğer Partizan. Ama yıllardır özlenen başarı 2009-2010 sezonunda gelir.
2009-2010 Euroleague Final-Four
partizan final four

Sene başında Partizan’ın son oluşturduğu çekirdek kadrosundan önemli oyuncular takımdan ayrılır. Velickovic Real Madrid’e, Tripkovic Badalona’ya, Tepic Panathinaikos’a, Lasme Maccabi Tel-Aviv’e gider. Partizan bu sefer derin bir revizyona gerek duymaz, bunun yerine Bo McCalebb, Lawrence Roberts, Aleks Maric gibi yabancı oyuncularla yerleri doldurulur. Bu kadroyla Partizan, 5 galibiyet ve 5 mağlubiyet ile ortalama bir Euroleague normal sezonu geçirir.Top 16’ya Panathinaikos deplasmanında kazanarak başlar ve otoriteleri şaşırtır. İç sahada da Barcelona’yı yenen Partizan Top16’nın sonunu iyi getiremese de 3 galibiyet ile play-offlara kalır ve Maccabi Tel-Aviv ile eşleşir. İlk maçta Dusan Kecman’ın 29 sayılık olağanüstü performansıyla deplasman galibiyetini elde eden Partizan ev sahibi avantajını ele geçirir.Partizan serideki ikinci deplasman maçını kaybetse de, hala büyük bir avantajla Pionir’e geçer ve burdaki 2 maçı da kazanarak tarihinin 4. Final-Four’unu oynamaya hak kazanır.Final-Four’da çok iyi bir performans sergileyen Partizan iki maçını da uzatmalarda kaybeder ve 4. olarak ayrılır.Partizan yerel turnuvalarda domine etmeye devam eder hem ligi hem de kupayı kazanarak. Adriyatik liginde ise finalde Cibona Zagreb ile oynanan maçta Kecman’ın orta sahanın gerisinden attığı üçlükle maçı kazanırlar. Bu sezon Partizan tarihinin en başarılı sezonlarından biri olarak görülüyor taraftarlar tarafından.
Bu sezondan sonra tekrar bir yapılanma sürecine girdi Partizan. Daha çok yabancı formayı giyme şansı yakaladı, ama aynı zamanda alttan gelen oyuncular süre almaya devam etti. Vladimir Lucic, Dragan Milosavljevic, Bogdan Bogdanovic gibi isimler daha çok forma şansı buldu. Son yıllarda Partizan’ın yeni bir özelliğinin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Avrupa’da çok yetenekli olarak görülen oyuncuları geliştirip pazarlama kültürünü oturtmaya başladı. Örnek vermek gerekirse Lauvergne, Westermann, Bertans gibi oyuncular kendilerini gösterip daha büyük kulüplere transfer oldular. Bu sezon ise hem mali sıkıntılar hem de önemli oyuncuların takımdan ayrılmasıyla kötü bir oyun sergiliyor Partizan. Tecrübeli oyuncular ve genç oyuncular arasında denge tam oturmuş durumda değil ama çok gelecek vaadeden Vanja Marinkovic, Mihajlo Andric gibi isimler kendini geliştirmeye devam ediyor. Takım geleneklerinden vazgeçmediği sürece Partizan çok iyi oyuncular yetiştirmeye hep devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder